Öykü / 2011 / Sel Yayınları
Öykü / 2011 / Sel Yayınları

Kitaptan alıntılar

  • “İnsan ne kadar nefret etse de kendinden, ayrılıklarda savunmaya geçer. Ruhunun bir kısmını, en kırılgan yanını, gideceği yere önceden gönderir belki. Felaket zamanlarında çocukları bir akrabanın yanına gönderir gibi.”

  • “Hepsi yanyana dizilmiş oturuyorlar karşımda. Gözlerinde hain olacakmış da olamamış, kala kala muzır kalmış bir planın coşkusu. Ters yüz oluşumu seyrediyorlar. Eşyanın içine işlemiş kadın ruhu, dev bir silindir gibi geçiyor üzerimden. Şefkatim, şiddetimi istila edip; bedenimi iktidarsız bir hazneye çeviriyor. İki gözüm iki memeye dönüşüyor, iki memeye… Kim olsa seyreder bunu. Kimse kaçırmak istemez.”

  • “- Yüzlerce yıl süren bir kıyamet gününde, yeryüzüne kendi kanımla katilin adını yazmaya çalışan bir işaret parmağıydım bayım. ‘Beni hayat öldürdü, beni hayat öldürdü’ diye yalandan inim inim inlemekteydim. Nereye gittiğini bilmeden itiş kakış telaşla koşuşturan insan soyunun ayakları altında ezilmekte, kendimi bu maymun savaşının dışında bir yerlerde zannettiğim için işaret parmağımı kahraman ilan etmekteydim. Ama tam o sırada ellerim, ayaklarım, kollarım, bacaklarım ve bir gövdem olmadığını, kahraman ilan ettiğim işaret parmağımdan başka bir şey olmadığımı, onun da zaten katilin adından başka bir şey yazamadığını farketmekte ve tam bunu farkettiğim sırada birisi üzerime basmakta, birisi üzerime bastığı anda kendimi maymun savaşının dışında hissetmekte ve bunun üzerine kendimi kahraman ilan etmekteydim.

    -Aaah hah hah hah haaah, çok iyi yaaa! Sonra n’oldu?

    – Sonra bir işaret parmağı olmaktan vazgeçtim. Şimdi bütün umudum big bang deneyleri. Küçük kara delikler oluşabilir ya da dünyamız sıvılaşabilirmiş. Bekliyorum, hayırlısıyla. Bu arada mümkünse bir yunusa evrilmek istiyorum.”

  • “Açılıyor Kaan. Bulutları dağılıyor. Kabuğu yarılıyor. İçinden yepyeni, taptaze, pürüzsüz bir Kaan çıkıyor. Olmak istediği, olunca kendisi zannettiği kendisi şimdi. Kendinin yeni jenerasyonu. Bir üst versiyonu. Daha cesur, daha seksi, daha akıllı, daha enerjik, kafası daha dolu, kafası daha karışık. İdeal kendilik kafası; her zaman bir öncekinden daha karışık. Ve aslında daha berrak. İkisi birden. Biriyken öteki sanarak. Bu iyi bir şey. Hatta süper! Artık bütün güç onda. Bir araya geldi. Oluştu:Pseudo-marjinal Narkotik Voltran. İşte kalkıyor yerinden. Kendinden emin. Bana doğru yürüyor. Kendinden emin. Belime sarılıp kendine çekiyor beni. Kendinden emin. Dudaklarımdan öpüyor. Kendini öper gibi… Aynasını gagalayan mavi suratlı bir muhabbet kuşu gibi öpüyor beni…”

  • “Bütün gücümle kenara ittim şeytanı. Merdivenlerden kapıcı dairesine yuvarlandı. Paldır küldür kapıya çarptı. Kapıcı kapıyı açtı. Şeytan, ‘Söyle bakalım’ dedi, ‘hangi su borusu kesildiğinde bir apartman ölür?’

  • “-Çocuk işçi çalıştıran bir diktatördür akıl. Duygu, anası kış uykusuna yatmış çocuk işçidir. Duygunun anası sezgi, belirsiz bir süredir mağarasında uyumaktadır. Akıl, bağla emrini veren devlet; bağlanması gerekenleri bağlayan nörotransmitırlar proleteryadır. Delilikse devrim. Geleceğin devrimi deliliğin devrimidir. Nörotransmitırların devrimidir. Ve bu devrim, cümlemiz için, pek yakında yüksek bir ihtimaldir!

    – Yüksektir efendimiz.”

  • “Bir kadını el altında tutmak ve fakat kendine fazla da yaklaştırmamak istiyorsan, yapacağın yegane şey şudur; ‘Hazır değilim’ diyeceksin. Bir kadına ‘hazır değilim’ demek, ben hazır olana kadar beni bekle demektir. Emin ol bekleyecektir. Yatıp kalkıp seni düşünecek, senin için endişelenecek, kendi zihninde seninle uğraşacak fakat senin çizdiğin hayali hudut çizgisini bir adım olsun geçemeyecektir. Ayrıyeten, bir kadına ‘hazır değilim’ demek, sarılacak yaram var demektir. Ve biliyorsun ki kadınlar yara sevicidir. Hepsi de doğuştan hemşiredir. Çıban deşmeye, pansuman yapmaya bayılırlar. Bir kadını kendine bağlamak istiyorsan, yaranı uzatacaksın ona.”

  • “Onu kibrinden soyma fantezisi, tatlı tatlı kaşırdı ilkel erkeğimi. Pusuya yatmış, arzusuna yenik düşeceği, o ilk ve son adımı atıp oyunu bitireceği anı beklerdim. Konulu bir porno film izler gibi izlerdim onu; huzursuz, sabırsız ve bacaklarım uyuşmuş halde. Peşinden koştuğum itiraf bu mu?”

  • “-Senin asıl görevin; kuşun öttüğü müddetçe, nerde bir tarla görende, bu tohumları ekecen. Kuşun ötmeyende, işin bitmiştir- Biz hepimiz, yapacağımızı yaptık, edeceğimizi ettik; ‘söz’ü onlara verdik ve onlara böyle söyledik. Bak nasıl da bir bir anlatıyoruz her şeyi, dilimizde tüy bitiyor. Çat diye çatlama günü geldiğinde o tüylerle gıdıklayacağız sizi. Gülmekten ölenleriniz olacak. Usulünce defnediniz. Kıs kıs kıs kıs…”